Hayatımızda hepimizin yaşadığı anlar vardır: Yorulmuşuzdur, kırılmışızdır, kendimizi yalnız ya da stresli hissederiz… ve elimiz çikolata kavanozuna uzanır. Fiziksel olarak tok olabiliriz ama duygusal olarak boş hissederiz. Tam da bu anda devreye giren şey, çoğu kişinin fark etmeden yaşadığı bir durumdur: duygusal açlık.
Duygusal açlık, beslenme alışkanlıklarımızı şekillendiren ancak çoğu zaman farkında olmadığımız güçlü bir etkendir. “Canım bir şey çekiyor” ile başlayan, suçlulukla biten o zincir, aslında yalnızca yeme davranışıyla ilgili değildir. Bu yazıda, duygusal açlığı tanıyacak, onu fiziksel açlıktan nasıl ayırt edeceğinizi öğrenecek ve bu farkındalıkla daha bilinçli bir yeme düzenine geçişin kapılarını aralayacaksınız.
Duygusal Açlık Nedir?
Duygusal açlık, aslında zihinsel bir boşluk hissinin fiziksel açlıkla karıştırılmasıdır. Genellikle stres, can sıkıntısı, öfke, üzüntü, yalnızlık ya da yetersizlik gibi duygular sonucunda ortaya çıkar.
Bu durumda kişi yemek yemeye ihtiyaç duymaz; aslında rahatlamaya, sevilmeye, anlaşılmaya ya da kaçmaya ihtiyaç duyar. Ancak bu ihtiyacı doğrudan tanımlamak yerine, çözümü “yemekte” arar. Çünkü yemek hızlıdır, ulaşılabilirdir ve geçici de olsa iyi hissettirir.
Gerçek Açlık Nedir?
Gerçek açlık, bedenin enerjiye ihtiyaç duyması durumudur. Genellikle şu özelliklerle kendini belli eder:
-
Mide guruldaması,
-
Konsantrasyon kaybı,
-
Hafif baş ağrısı,
-
Huzursuzluk hissi,
-
Fiziksel olarak enerjide düşüş.
Gerçek açlık yavaş yavaş ortaya çıkar ve herhangi bir besinle giderilebilir. Yani sadece çikolata değil; bir çorba, bir tabak sebze yemeği de tatmin edicidir.
Duygusal Açlık ile Gerçek Açlık Arasındaki 7 Temel Fark
-
Duygusal açlık aniden başlar; gerçek açlık yavaşça ortaya çıkar.
-
Duygusal açlık belli yiyeceklere yönelir; genellikle karbonhidrat ve şekerli gıdalar tercih edilir.
-
Gerçek açlıkta yemek yendikten sonra tokluk hissi gelir; duygusal açlıkta tatmin zor sağlanır.
-
Duygusal açlıkta yeme davranışı sonrası suçluluk hissi yaşanır; gerçek açlıkta bu duygu görülmez.
-
Duygusal açlık sıklıkla öğün dışı saatlerde gelir; özellikle akşam geç saatlerde ortaya çıkar.
-
Duygusal açlık birden fazla kez kısa aralıklarla tekrarlanabilir.
-
Gerçek açlık bedensel sinyaller verirken, duygusal açlık düşünsel sinyallerle gelir.
Duygusal Açlık Neden Ortaya Çıkar?
Bu tür yeme davranışlarının temelinde çok çeşitli psikolojik sebepler olabilir. Bunların başında:
-
Duygularla başa çıkamama,
-
Küçük yaşta edinilen alışkanlıklar (ödül olarak yiyecek verilmesi gibi),
-
Boşluk hissi veya can sıkıntısı,
-
Stres ve kontrolsüz yaşam tarzı,
-
Kendini ifade edememe ya da bastırılmış öfke gibi durumlar yer alır.
Özellikle çocukluk döneminde yemekle ödüllendirilmiş bireyler, yetişkinlikte de her duygusal dalgalanmayı yemekle “dengelemeye” çalışır.
Duygusal Açlıkla Nasıl Baş Edilir?
1. Farkındalık Geliştirin
Yemek yemeye yöneldiğinizde kendinize sorun: “Gerçekten aç mıyım?” Bu basit soru, sizi birçok otomatik davranıştan uzaklaştırabilir. Kendinize 10 dakika verin. Su için, biraz yürüyün, başka bir şeyle meşgul olun. Açlık geçiyor mu?
2. Yeme Günlüğü Tutun
Ne zaman, ne yediğinizin yanı sıra ne hissettiğinizi de yazın. Bu alışkanlık, yeme davranışınızla duygularınız arasındaki bağlantıyı görmenizi sağlar. Böylece hangi duygunun hangi besinle ilişkilendirildiğini fark edersiniz.
3. Kendinizi Yargılamadan Gözlemleyin
“Yine dayanamadım” demek yerine “Bu yeme isteği nereden geliyor?” diye sorun. Suçlamak yerine anlamak, en güçlü dönüşüm aracıdır.
4. Alternatif Rahatlama Yöntemleri Geliştirin
Stresli olduğunuzda yemek yerine bir müzik dinlemek, meditasyon yapmak, nefes egzersizi ya da biriyle konuşmak gibi davranışlar geliştirmek faydalı olur. Duygularınızı ifade edebileceğiniz başka yollar arayın.
5. Profesyonel Destek Almaktan Çekinmeyin
Eğer yeme davranışlarınız üzerinde kontrol kurmakta zorlanıyor ve bu durum yaşam kalitenizi etkiliyorsa, psikolojik destek veya beslenme danışmanlığı almak, süreci sağlıklı şekilde yönetmenize yardımcı olur.
Duygusal Açlıkta En Sık Görülen Kalıplar
-
“Kendimi ödüllendirmeliyim.”
Zor bir günün ardından tatlı yemek, kendinizi takdir etmenin yolu olabilir. Ama bu geçici bir çözümdür. -
“Zaten canım sıkkın, biraz iyi hissetmek istiyorum.”
Bu da duygunun yemekle bastırılmasıdır. -
“Yeterince sabrettim, artık hak ettim.”
Besinlerle ödüllendirme mekanizması burada devreye girer. -
“Bir kereden bir şey olmaz.”
Bu düşünce döngüsü, sık tekrarlanırsa kalıcı hale gelir.
Ne Yediğimiz Değil, Neden Yediğimiz Önemli
Kilo vermek isteyen ya da sağlıklı beslenmeye çalışan biri için yalnızca ne yediğini bilmek yetmez. Neden yediğini fark etmek, sürecin en derin ve en etkili adımıdır. Duygusal açlıkla başa çıkabilmek için önce bu davranışı fark etmek, sonra da onunla barışmak gerekir.
Çünkü yemek yemek yalnızca karın doyurmak değildir. Duygularla, ilişkilerle, geçmişle, güvenle ve kontrolle iç içe bir davranıştır. Fiziksel açlığı doyurmak kolaydır. Ama duygusal açlığı anlamak, doyurmak ve dönüştürmek bir süreçtir.
Diyetisyen Aslı Aktürk ile Duygusal Yeme Davranışınızı Anlamaya Ne Dersiniz?
Yemekle olan ilişkiniz sizi suçluluk ve pişmanlık duygularına mı sürüklüyor? Belki de yediğiniz şey değil, onu neden yediğinizle ilgili bir sorundur. Diyetisyen Aslı Aktürk olarak ben, danışanlarımla yalnızca “ne yiyeceğiz” sorusunu değil, “neden yiyoruz” sorusunu da masaya yatırıyorum. Çünkü kalıcı değişim, kök sebepleri anlamadan gerçekleşemez.
Her bireyin yeme davranışının arkasında farklı dinamikler, farklı hikâyeler yatar. Kimisi kendini yalnız hissettiği için yemeğe sarılır, kimisi stres altında kontrolü kaybeder. Benim yaklaşımım, sizi bu hikâyeyi yeniden yazmaya davet etmek. Sizi yargılamadan, suçlamadan, sadece anlamaya çalışarak… Çünkü değişim, ancak güvende hissettiğinizde mümkün olur.
Eğer siz de “doğru bildiklerim işe yaramıyor” diyorsanız, belki de artık başka bir yol denemenin zamanı gelmiştir. Kendinize karşı daha nazik olmayı, bedeninizi anlamayı ve duygularınızı bastırmak yerine onlara kulak vermeyi birlikte öğrenebiliriz. Kilo verme süreci sadece bedeninizde değil, zihninizde de hafiflemeyle başlar. Ve ben bu dönüşümde yanınızda olmayı çok isterim.